bugün
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız10
- cumaya gidenlerin çok azalması16
- aleyna tilki'nin en seksi fotoğrafı8
- alınan en güzel iltifat11
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim11
- türkiyede çok abartılan arabalar15
- futbolcu ismiyle nick almak10
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- vatandaşlık farkı alan otel15
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim8
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- bik bik'in balona binmesi26
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- anın görüntüsü18
- kanınıza rengini verir misiniz11
- abır nerede sorunsalı8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan15
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım28
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- integralin müfredettan kaldırılması15
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı44
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş9
entry'ler (303)
Kaçıp kaç şehre sığabildiysem, kaç günü devirebildiysem, kaç tabak yemek yediysem büyümek için ve kaç insanın içine saklandıysam hep kısaldım, azaldım en çokta çığlık çığlığa bir musluğu açıp agladım.
Bilmem kaçıncı yarına hazırlandığın günde, ayrılmak istediğin, bir zamanlar nice sevdiğin ve belki hala seviyorken çirkinleşmesin diye gitmek istediğin, toparlandığın valize koca koca anılar sığdırdığın, gidiyorum ben olmayacak dediğin insanın sana güzel kal, biliyorum en iyisi bu derken gecenin bir vakti alkol alıp geldiği kapıyı sırf özlediğin için açtığın o evde üstüne bayılan, belki de son bir gece uyuyalım diye ağladığında onu yatağa taşıdığın o insan. Bir telefon çalar, bir mesaj gelir o anda bakarsın aldatılmışsın,gideyim dersin içeri o uyusun ama yedirmeye ya da anlamaya çalışırsın ya da öyle düşünürsün. Herneyse öldüresiye bir dayak ve belki yetişmese duvarın ötesindeki insanlar çığlıklarına ölü bir ben, benim içimde ki ise bir neden?
Neden kadınlar gitmek istediğinde, onları nice aldatan, kıran, döken o insanlardan sevgiye değer verdiği en içteki ölmesin diye kaçarken onların rızasıyla, buna maruz kalır?
Acı, lütfen acıtma.
Neden kadınlar gitmek istediğinde, onları nice aldatan, kıran, döken o insanlardan sevgiye değer verdiği en içteki ölmesin diye kaçarken onların rızasıyla, buna maruz kalır?
Acı, lütfen acıtma.
içten gelen fazlaca gidiyor, uçuyor ve bir daha gelmiyor.
Silsile.
Parmak uçlarımdan, kalbime kadar binbir iğne ile yapılan binbir darbe, her gün her saniye bunu çekmek, hislerim bu.
Bu acıya aldatılmayı ekleyin, size dokunduğu, kurduğu cümleleri ona da kurabildiğini.
Bir yıl aynı ev de bir evlilik hayatı gibi yaşanan her şey, boğazımdan inerken koca bir yumru oluyor.
Ben bu değilim ben bu değilim desem de, ben aldatılan ve hala sevginin bir daha asla doğmayacağına inandırmışım.
Aile ziyaretine geldim, okulum var o da bekliyordu orada ben buradayken bitti dedi, ben bu cümleyi kurduğum zaman ağlardı oysaki,, üstüne gitmedim ama annemin yanında nefes alamadım, babamın yanında odaya gidip ağladım geldim beş saat sürdü mesaj attım bende kötüyüm yapmak zorundayız şaşkınım bir gün sonra fotoğraf silindi, engellendim, ev ortak, yaşam ortak, ev aradım buradan, sesim titreye titreye. Sonra ne mi oldu gece hissettim işte aynı günün gecesi, bir club yanında çalıştığı iş arkadaşı.. Beni hiç götürmezdi neredeyse, kıskanırım derdi.. Bu üçüncü gün, hayatında öğrendiğim kişiyi hazmetmemin üçüncü günü. Hiç yazmadım evet, nasıl yaptın demedim. Bunları yaşayan dostlar vardı, herkesin ki farklı duygu boyutları ama hemen hemen hissedilen aynı.
Sevgi o kadar yüce ki, isyan ediyor yedirmiyor, kusturuyor hatta. Yaşamayı reddetti içim daha doğrusu kalbim, zihnim ise hayır diyor yaşamalısın. Nasıl yapacağım, nasıl aşacağım bilmiyorum uyku yok, düşünce arsız.
Ben sadece iyileşmek istiyorum, dönsün, ölsün istemiyorum.
Zihnim de kalbim de arınsın, arınmalı.
Parmak uçlarımdan, kalbime kadar binbir iğne ile yapılan binbir darbe, her gün her saniye bunu çekmek, hislerim bu.
Bu acıya aldatılmayı ekleyin, size dokunduğu, kurduğu cümleleri ona da kurabildiğini.
Bir yıl aynı ev de bir evlilik hayatı gibi yaşanan her şey, boğazımdan inerken koca bir yumru oluyor.
Ben bu değilim ben bu değilim desem de, ben aldatılan ve hala sevginin bir daha asla doğmayacağına inandırmışım.
Aile ziyaretine geldim, okulum var o da bekliyordu orada ben buradayken bitti dedi, ben bu cümleyi kurduğum zaman ağlardı oysaki,, üstüne gitmedim ama annemin yanında nefes alamadım, babamın yanında odaya gidip ağladım geldim beş saat sürdü mesaj attım bende kötüyüm yapmak zorundayız şaşkınım bir gün sonra fotoğraf silindi, engellendim, ev ortak, yaşam ortak, ev aradım buradan, sesim titreye titreye. Sonra ne mi oldu gece hissettim işte aynı günün gecesi, bir club yanında çalıştığı iş arkadaşı.. Beni hiç götürmezdi neredeyse, kıskanırım derdi.. Bu üçüncü gün, hayatında öğrendiğim kişiyi hazmetmemin üçüncü günü. Hiç yazmadım evet, nasıl yaptın demedim. Bunları yaşayan dostlar vardı, herkesin ki farklı duygu boyutları ama hemen hemen hissedilen aynı.
Sevgi o kadar yüce ki, isyan ediyor yedirmiyor, kusturuyor hatta. Yaşamayı reddetti içim daha doğrusu kalbim, zihnim ise hayır diyor yaşamalısın. Nasıl yapacağım, nasıl aşacağım bilmiyorum uyku yok, düşünce arsız.
Ben sadece iyileşmek istiyorum, dönsün, ölsün istemiyorum.
Zihnim de kalbim de arınsın, arınmalı.
pencereyi aç,bak kışın melankolisine-yalnızlığı duyarsın-yalnızsan yeterince.
Bu şehrin efsanesi fazladır, kadın olacak, iki kadın ve gece on ikiden sonra otostop çekecek, kamp yapacak, sokakta uyuyacak, içecek sarhoş olacak;; asla yaptıramazlar mı, yoksa öldürülür müsünüz? En rahat yapacağınız yerdir belki de,, ya da çok yapıldığındandır bu tecrübe. Büyük, kalabalık bir şehirden düşmüşseniz buraya, öğrenciyseniz bir de, kendinizi geliştirmek için hoş yerdir. Bir iki dost, sabahlara kadar içilen şaraplar, hafta sonları bisiklet turları, beş para vermeden kurduğunuz çadırlar.. belki Ankara'nın sahaflarını, istanbul'un gece hayatını bulamazsınız, , ya da izmir'in sahilini belki karadenizin ormanını. Ama sayısız doğabileceğiniz yerdir, yobaz olan bu şehrin milleti, gece arabayla götürebilir gideceğiniz yere ya da giydiğiniz mini sadece size bakan gözlerle son bulur. Ne istanbul'un taksiminde ki gibi para teklif ederler ne de küçük mültecilerden kaçarsınız. Ne aradığına bağlıdır her şey, gece hayatını dileyenler iki mekan arasında ölebilir, ya da görselliğinde hayat bulabilir. Yeterince şiiriniz, şarabınız ve arada güzel cümleler duyabileceğiniz dostlar varsa, tereddütsüz alın nefesi.
Öğrenciyseniz ve paranız kısıtlıysa, ama yaşamak istiyorsanız her bir salisesini-çadır kurun size ait olan doğaya,,şaraplar için ve kitaplar okuyun. Sessizliğin hem çıldırtıcı, hem cezbedici olduğu bu şehrin sahibi olun.
Kaçın metropolitan olan her yerden, kaçın,,, sahile, kasabaya, köye, kendinizi bulabildiğiniz yere, televizyonları kapatın, ve kaçın.
Öğrenciyseniz ve paranız kısıtlıysa, ama yaşamak istiyorsanız her bir salisesini-çadır kurun size ait olan doğaya,,şaraplar için ve kitaplar okuyun. Sessizliğin hem çıldırtıcı, hem cezbedici olduğu bu şehrin sahibi olun.
Kaçın metropolitan olan her yerden, kaçın,,, sahile, kasabaya, köye, kendinizi bulabildiğiniz yere, televizyonları kapatın, ve kaçın.
sons of anarchy.
Kadınları vardır, en güzel fahişeleri doğurur. Erkekleri vardır, çorapları yırtılmış, makyajları akmış o fahişelere aşık olur. Kuklacı bukowski,sokağı yaratan,bukowski.
iki adam daha olsun senin gibi, fahişeleri seven adamlar doğur bize. Hemen terkedebilecek adamlar.
iki adam daha olsun senin gibi, fahişeleri seven adamlar doğur bize. Hemen terkedebilecek adamlar.
uzağım ya buradan,kırım kırım kırılıyor içim.Yalnızlığın sesi insandır, kalabalığın sesi çığlıktır. içinden doğanların şehridir.Kar kıştır insanları,yaz çamurdur mutlulukları.içmenin başka bir şehre yakışmadığı, ve en çokta ölmenin en özgür olduğu,sorgulanmayacağı tek yerdir.
bir kente sığınıyorum, yağmur yağıyor. güneş doğan bir kenti düşlüyorum, oraya gitmek için çıktığım yolda ölen binlerce insan var, hepsine ağlıyorum, ne kadar ağlıyorsam yağmur yağıyor, ama güldüğümde güneş hiç açmıyor. özlüyorum. özlediğim insanlar hep uzaklar, sıcaklıkları hep uzaklıkta başkalarını ısıtıyor. üşüyorum. asla düşlemiyorum ama, annemin sıcaklığını, yoksa donar tüm kent ve tüm insanlar. gittikçe büyüyor içim. herkesi alıyorum o büyük eve, kalbime dokunanlar ve karın boşluğumda yaşayanlar, içimi kirletenler ve içimde ağlayanlar. gitmiyorlar. kalabalıktan sıkılırsam bir adam ve bir kadın tanıdım sığınmak için. ölü bu insanlar, ben onlara hiç doğmamış demeyi seviyorum ama. tüm binaların beşinci katını seviyorum, kuşları izliyorum. başım bir gökyüzüne, bir yeryüzüne değiyor. bir kuşun ölmesinden korkuyorum, düşmesinden ve düşmelerimden. güneşin yeryüzünde açmasından korkuyorum, sevdiklerimin yerin dibine yaşamasından korkuyorum. başım bir gökyüzüne, bir yeryüzüne değiyor. ve korkuyorum tüm yaşam bir gün yeryüzünde sonlanacak, gökyüzünden düşeceğim sevdiğim adamın üzerine, ve kokum değmeyecek anneme.
Bir kağıt koyun cebinize, kalem olacaktır size ankara.Yalnız bir adamı şair yapacaktır, yalnız bir kadını ise şiir.
Öyle bir boşluktayım ki dünyayı koysam bir gram etmeyecek.
derinlerine girildiğinde sıkıntıya sokan bir filmdir; o kadar yalnız ki filmin her karesi, o kadar geniş ki yalnızlığın kapladığı alan bir bakıyorsunuz düşmüşsünüz bile. asıl sıkıntıya sokan ise sizinde içinizde yaşamın bıraktığı küçük bir kasvet.
--spoiler--
oliver'ın annesinin hiçbir şeyi takmıyormuş gibi davranıp aslında büyük problemleri olduğunu anladığımız sahne; babasını ikinci defa öpmeye fırsat bulamadığı ve oliver'la oynarken onu vurduğu, oliver'ın ölümünü beğenmeyip, daha gerçekçi olmasını dilediği sahnedir.
oliver'ın yalnızlığının en gösterişli yanı ise; köpeğini dışarı çıkarttığında, ona: kendi ırkın, git karış onlara dediği sahnedir, çünkü oliver hiçbir zaman kendi ırkı yani insanlarla karışamamıştır. bunun ileri ki safhasında ise gördüğümüz kareler bunu destekliyor: melanie eve yerleşmeye geliyor, ama oliver sadece iki çekmecesini ona ayırdığını söylüyor.
ha eksikleri yok mu?
var, mesela neden geçmişle bugün arasındaki paralellik daha da uyuşmuyordu? ya da bunu andrei zvyagintsev'i yapsaydı ne boyutta etkilerdi? vandalizm, neden sadece değiyor filme, daha da işlenmek varken?
eşcinsel babaya gelirsek, en büyük mesaj zaten onda, bir insanın kendini tanıması ne denli önemli olduğunu anlatıyor. ölümü hatırladıkça yaşamın her bir anını ısırmak gerektiğini vurguluyor, sevginin iyileştirici olacağını anlatıyor.
ha birde çizimler var, oliver'ın yapmış olduğu. insanlığın ilk üzüntüsünü ve ilk içe düşen kasvetin çizimleri; http://i.imgur.com/ZAVkGDS.jpg.
freud olmak ise sanırım karaktere uyan en güzel seçim, selamı aldık.
--spoiler--
biraz daha kapalı olsaymış, çok cümle kurulmasaymış tadından yenmezmiş. ;;;; http://www.youtube.com/watch?v=KrsE6rJR7t4
--spoiler--
oliver'ın annesinin hiçbir şeyi takmıyormuş gibi davranıp aslında büyük problemleri olduğunu anladığımız sahne; babasını ikinci defa öpmeye fırsat bulamadığı ve oliver'la oynarken onu vurduğu, oliver'ın ölümünü beğenmeyip, daha gerçekçi olmasını dilediği sahnedir.
oliver'ın yalnızlığının en gösterişli yanı ise; köpeğini dışarı çıkarttığında, ona: kendi ırkın, git karış onlara dediği sahnedir, çünkü oliver hiçbir zaman kendi ırkı yani insanlarla karışamamıştır. bunun ileri ki safhasında ise gördüğümüz kareler bunu destekliyor: melanie eve yerleşmeye geliyor, ama oliver sadece iki çekmecesini ona ayırdığını söylüyor.
ha eksikleri yok mu?
var, mesela neden geçmişle bugün arasındaki paralellik daha da uyuşmuyordu? ya da bunu andrei zvyagintsev'i yapsaydı ne boyutta etkilerdi? vandalizm, neden sadece değiyor filme, daha da işlenmek varken?
eşcinsel babaya gelirsek, en büyük mesaj zaten onda, bir insanın kendini tanıması ne denli önemli olduğunu anlatıyor. ölümü hatırladıkça yaşamın her bir anını ısırmak gerektiğini vurguluyor, sevginin iyileştirici olacağını anlatıyor.
ha birde çizimler var, oliver'ın yapmış olduğu. insanlığın ilk üzüntüsünü ve ilk içe düşen kasvetin çizimleri; http://i.imgur.com/ZAVkGDS.jpg.
freud olmak ise sanırım karaktere uyan en güzel seçim, selamı aldık.
--spoiler--
biraz daha kapalı olsaymış, çok cümle kurulmasaymış tadından yenmezmiş. ;;;; http://www.youtube.com/watch?v=KrsE6rJR7t4
Şeker gibi gruptur. Şekerdir aslında, bir adet lose your soul atın, sabahlara kadar emin.
Bu sıralar, kendi kendime konuşurken yakalıyorlar beni. Utanıyorum ama belli etmiyorum, korkuyorlar. Andrei gibi, gerçek dünya ile benim kafamda yer alan hayatları ve dünyaları karıştırır oldum. Kaldırımlardayım, yaşlı teyzelerin balkonlarında, yalnız adamların içindeyim.
Kendimden uzak hepinize yakınım. Korkmayın. derin olan bu nefesi bırakmak istediğim tek yer, unuttuğum adamın yüzü. Sizler korkmayın.
Kendimden uzak hepinize yakınım. Korkmayın. derin olan bu nefesi bırakmak istediğim tek yer, unuttuğum adamın yüzü. Sizler korkmayın.
Bir kere çok üşümüştüm, ellerimi ıssıttım.Sonra içimi.
gybi! Post-rock tarzını şahsıma sevdiren adamlar. Yaptığıkları şey bir büyü, çığlık. Artık, evimin duvarları, sokakların kaldırımları, otobüs koltukları hep gybi, tek duyduğum şey çığlıkları. Güzel adamlardır, herkes bilmesin, sevmesin.
bazen diyorum ki hiç gelmesin yedinci sezon, çünkü bittiğinde kaybettirdikleri yine fazla olacak. şimdiye kadar en sağlam dizilerden biridir, benim için ilkidir tabii. bu sezonun son sezon olması o kadar acı ki, bazen hiç karşılaşmasaydım diyorum.
courtney love oynuyormuş bu sezon, abel'ın öğretmeni olarak, marilyn manson dan daha vurucu olduğu bir gerçek...
courtney love oynuyormuş bu sezon, abel'ın öğretmeni olarak, marilyn manson dan daha vurucu olduğu bir gerçek...
Lizard king.
Bir şaman tarafından verilmiş krallık.
Bir şaman tarafından verilmiş krallık.
işten ayrıldım, ailemden, dostlarımdan, hayvanlarımdan, ankara`dan. Ya da terk ettiler, bilmiyorum. En çok yalnızlığı ve kitapları bıraktılar. Özlemi yasakladılar. Köklerimi gökyüzüne çevirdiler, tüm her şey toprağa gömüldü.
Bana yarını ve dünü düşünmeyi yasakladılar, ortada kaldım.
Sigaram üç tane, ılımış bir bira, yarım. Benim gibi. Uykuda yarım kalacak, uzun kalan hep gece olacak. Ve bir tek beni korkutacak.
Bana yarını ve dünü düşünmeyi yasakladılar, ortada kaldım.
Sigaram üç tane, ılımış bir bira, yarım. Benim gibi. Uykuda yarım kalacak, uzun kalan hep gece olacak. Ve bir tek beni korkutacak.